Kalbi Taş Tutan Bir Kadın ve Çocukları Masalı
Kalbi Taş Tutan Bir Kadın ve Çocukları Masalı: Uzak diyarların en derin köşesinde, kalbi taş tutmuş bir kadın yaşarmış. Adı Zehra idi. Zehra’nın kalbi, yıllar önce yaşadığı büyük bir acıyla donmuş ve taş kesilmişti. Gülüşü solmuş, gözleri hüzünle dolmuştu. Ancak Zehra’nın hayatında bir de sır vardı; o sır, onun üç muhteşem çocuğuydu.
Zehra’nın büyük oğlu Ali, cesur ve akıllıydı. Orta kızı Elif, nazik ve merhametliydi. Küçük oğlu Can, ise neşeli ve enerjik bir çocuktu. Bu üç çocuk, annelerinin kalbindeki taşı eritmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Günler, aylar ve yıllar geçtikçe çocukların sevgisi, Zehra’nın kalbinde ufak çatlaklar oluşturmaya başladı.
Bir gün, köylerine gizemli bir yabancı geldi. Yabancı, Zehra’nın taşlaşmış kalbini gördüğünde üzüldü ve ona bir hediye verdi. Bu hediye, sihirli bir mücevherdi. Yabancı, Zehra’ya, “Bu mücevheri kalbinin en derin köşesine yerleştir. Ona sevgiyle bak ve her gün bir dilek tut. Göreceksin, mucizeler gerçek olacak,” dedi.
Zehra, ilk başta tereddüt etse de çocuklarının cesaret veren bakışlarıyla mücevheri kalbine yerleştirdi. İlk dileğini titrek bir sesle diledi: “Kalbimdeki taşı erit ve sevgiyle dolsun.” Ve o gece, Zehra rüyasında bir bahçeye götürüldü. Bahçede, çiçekler açmaya, kuşlar ötmeye başladı. Zehra, uzun zamandır hissetmediği bir huzur ve mutluluk duygusuyla uyanmıştı.
Artık Zehra’nın kalbi, taştan değil, sevgiden yapılmış gibiydi. Çocuklarıyla birlikte geçirdiği her an, onun için bir hazineydi. Zehra, çocuklarına daha fazla sevgi ve şefkat göstermeye başladı. Ali’nin cesareti, Elif’in merhameti ve Can’ın neşesi, Zehra’nın hayatına ışık saçıyordu.
Bir gün, köylerine bir hastalık saldırdı. İnsanlar bir bir hasta düşerken, Zehra ve çocukları da tedirgin olmuştu. Ancak Zehra, mücevherin gücüne inanarak bir plan yaptı. Çocuklarıyla birlikte köy halkına yardım etmeye karar verdiler. Ali, Elif ve Can, hastalara bakım yaparken Zehra, dualar ediyor ve sevgiyle düşüncelerini yayıyordu.
Ve mucizevi bir şekilde, köydeki hastalar birer birer iyileşmeye başladı. İyileşen insanlar, Zehra ve çocuklarının yardımlarını minnetle karşıladılar. Zehra’nın kalbindeki sevgi, köylerine de yayılmıştı. Artık herkes, Zehra’nın taş tutan kalbinin nasıl sevgiyle dolduğunu konuşuyordu.
Sonunda, köylerine tekrar gelen yabancı, Zehra’nın yanına gelerek gülümsedi. “Gördün mü, sevgi her şeyin ilacıdır,” dedi. Zehra, çocuklarıyla birlikte yabancıya minnettarlıkla baktı. Ve o günden sonra, Zehra ve çocukları, köylerine umut ve sevgi taşıyan birer kahraman olarak anıldılar.
Bu masaldan çocuklarımıza öğrenebileceğimiz en önemli şey, sevginin her şeyi değiştirebilecek büyüleyici bir güce sahip olduğudur. Zehra ve çocukları, sevgiyle dolu kalpleriyle mucizeler yaratabilmişlerdir. Peki, senin kalbinde ne var? Sen de sevgiyle dolu bir dilek tutmaya ne dersin?