Pamuk Bulut Masalı

Pamuk Bulut Masalı: Bir zamanlar, çok uzaklarda Pamuk Bulut adında bir krallık varmış. Bu krallık, pamuk gibi yumuşak bulutlarla kaplıymış. Bulutlar, her renkten ve her şekilden oluşurmuş. Gün doğarken pembe, gün batarken turuncu renge bürünürmüş. Krallığın halkı, bulutların üzerinde yaşar ve bulutlardan evler yaparmış.

Krallığın en küçük prensesi Ela, bulutların arasında en hızlı koşan ve en yükseğe zıplayan çocukmuş. Bir gün, Ela’nın en sevdiği oyuncağı olan altın rengindeki yıldız kaybolmuş. Prenses, yıldızını geri almak için bulutların üzerinde uzun bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş.

Yolculuğuna başladığında, Ela birçok farklı bulutla karşılaşmış. Bazıları konuşkan ve neşeliymiş, bazıları ise sessiz ve gizemli. En sonunda, Pamuk Bulut Dağı’na varmış. Dağın zirvesinde, büyülü bir mağara olduğunu görmüş.

Prenses mağaraya girdiğinde, karşısına dev bir ejderha çıkmış. Ejderha, yıldızı ona geri vermek için zorlu bir görev vermiş. Ela, cesaretini toplayıp ejderhanın görevini kabul etmiş. Görev, ejderhanın büyülü incisini bulup getirmekmiş.

Ela, Pamuk Bulut Dağı’nın eteklerindeki ormanı araştırmaya başlamış. Ormanda dolaşırken, karşısına çıkan dost canavarlarla tanışmış. Onların yardımıyla ejderhanın incisini bulmuş ve geri dönmüş.

Ejderha, Ela’nın cesaretini ve kararlılığını gördüğü için ona yıldızını geri vermiş. Prenses sevinçle yıldızını alıp krallığa geri dönmüş. Pamuk Bulut Krallığı, Ela’nın cesaretini ve dostluğunu kutlamak için büyük bir festival düzenlemiş.

Bu masaldan öğreneceğimiz şey, cesaretin ve kararlılığın her zorluğun üstesinden gelebileceği ve dostluğun her zaman yardımımıza koşacağıdır. Sizce, Ela’nın macerasında en çok hangi karakteri sevdiniz? Ve siz bir görev verseydiniz, hangi zorluğu prenses Ela’ya verirdiniz?