Şakacı Timsah Masalı
Şakacı Timsah Masalı: Bir zamanlar, Nil Nehri’nin sularında yaşayan Şakacı Timsah vardı. Bu timsah, diğer timsahlardan farklıydı çünkü o neşeli ve esprili bir ruha sahipti. Günlerini nehirde yüzerken geçirir, etrafındaki diğer hayvanlarla şakalaşır ve onları güldürürdü.
Bir gün, Şakacı Timsah’ın nehrin kenarında oynarken gördüğü bir şey dikkatini çekti. Uzakta, büyük bir ağacın altında parlak bir ışık parlıyordu. Merakla o yöne doğru yüzdü ve ışığın kaynağını buldu. Bir sihirli lamba!
Şakacı Timsah heyecanla lambayı alıp ovdu. Birdenbire, lambanın içinden bir cin çıktı. Cin, Şakacı Timsah’a üç dilek hakkı verdi. Timsah sevinçle düşündü ve ilk dileğini dile getirdi. “Beni dünyanın en hızlı timsahı yap!”
Anında, Şakacı Timsah’ın bacakları daha güçlü ve hızlı hale geldi. Artık nehirde yüzerken rüzgar gibi hızlıydı. Diğer hayvanlar ona hayranlıkla bakıyor ve onunla yarışmak istiyorlardı.
İkinci dileğini düşünen Şakacı Timsah, “Beni uçabilen bir timsah yap!” diye fısıldadı. Ve bir anda, kanatları büyüyerek sırtında belirdi. Şakacı Timsah, nehir üzerinde uçarak gökyüzüne doğru yükseldi. Artık hem suyun hem de havanın keyfini çıkarıyordu.
Son dileğini düşünürken, Şakacı Timsah bir an duraksadı. Acaba ne istemeliydi? Sonunda kararını verdi. “Beni herkesi güldürebilen bir timsah yap!” dedi gülerek. Ve bir anda, etrafındaki hayvanlar kıkır kıkır gülmeye başladı.
Şakacı Timsah, artık nehirdeki diğer hayvanlarla birlikte her gün eğlenceli zamanlar geçiriyordu. Onları güldürmek, en büyük mutluluğuydu. Çünkü gerçek mutluluğun, başkalarını mutlu etmekten geçtiğini anlamıştı.
Şakacı Timsah Masalı bize, neşe ve esprinin gücünü, paylaşmanın önemini ve başkalarını mutlu etmenin değerini anlatır. Peki, senin bir dileğin olsa ne olurdu? Bir cin çıksa karşına, ne isterdin? Belki de en büyük dileğin, başkalarını mutlu etmek olabilir. Bu masalı dinleyen herkesi düşünmeye ve hayal etmeye davet ediyorum.